WWDC 2017 Özeti: Apple’ın 2,5 saatlik sunumunda neler açıklandı?

Apple’ın Dünya Geliştirici Konferansı WWDC 2017 dün itibariyle 5000’den fazla katılımcı ile başladı. Her zaman olduğu gibi ilk gün yapılan açılış sunumunda Apple geliştiriciler için önemli yenilikleri paylaştı ve ekran başında bizler de bu yeniliklerin bir kısmının anlatıldığı sunumu canlı olarak takip ettik.

Son senelerin en dolu ve uzun WWDC açılışı oldu desek haksızlık olmaz sanırım. Her zamanki gibi Tim Cook’un açılışını ve kapanışını yaptığı sunum tam 2,5 saat sürdü, ve 6 farklı konuya değindi.

Ben de önceki seneler kadar detaylı olmasa da, Apple’ın bu bahsettiği 6 konuyu sizler için özetlemeye, ve Apple’ın kendi sitesinde doğru yerlere bağlantılar vererek açıklamaya ve değerlendirmeye çalıştım.

1. tvOS ve Amazon Prime Video
2. watchOS 4
3. macOS ve yeni Mac’ler
4. iOS 11
5. Yeni iPad Pro’lar ve iOS 11’deki iPad’e Özel Yenilikler
6. HomePod: Apple’ın Ev Hoparlörü

Haydi başlayalım…

1. tvOS ve Amazon Prime

Amazon ve Apple barışmış, ve bunun bir sonucu olarak da Amazon’un sunduğu Amazon Prime video platformu (Netflix, Puhu, BluTV gibi…) da artık Apple TV üzerinden izlenebilir hale gelmiş.

Türkiye’de Amazon henüz aktif olmadığı için bize çok şey ifade etmese de, ABD’de yaşayanlar için oldukça önemli bir gelişme olduğunu söyleyebilirim. 🙂

2. watchOS 4 Yenilikleri

Apple’ın ikinci odaklandığı konu, önem sırasına göre tersten bakacak olursak watchOS. 🙂 Ve elbette yeni sürüm olan watchOS 4.

İlk öne çıkan yenilik Watch üzerindeki kadranlar. Yeni bir Siri kadranı ile Apple gün içerisinde daha akıllı ve bize yardımcı bir kadran sunmaya çalışıyor. Bir sonraki toplantı, trafik durumu, halkaları kapatmak için kaç dakika yürümemiz gerektiği gibi küçük detaylar bu kadranda saate veya bizim bulunduğumuz lokasyona göre değişiyor.

Ayrıca kaleideskop kadranları, Toy Story (Oyuncak Hikayesi) filminden Woody, Jesse ve Buzz karakterleri de Mickey ve Mini Mouse yanına eklenmiş.

Ancak asıl önemli diyebileceğimiz yenilikler ise Aktivite uygulamasında. Daha iyi aktivite takibi yapabilmek ve motivasyonu yüksek tutabilmek için Apple, bir aktivite devam ederken onu durdurmadan arkasına aktivite ekleme özelliği getirmiş.

Ayrıca kapalı havuzda yüzerken durunca otomatik olarak bunu “bir tur” olarak sayması, halkaları kapatınca minik animasyonlar eklemesi, kutlamalar yapması ve motive edici mesajlar çıkartması da watchOS 4 ile gelen diğer yenilikler.

Bir yandan da takip edilebilen sporların arasına son zamanlarda oldukça popüler olan HIIT (High Intensity Interval Training) eklenmiş. Böylece bu tarz anterman yapanlar aktivitelerini daha iyi takip edebilecekler.

Bunlara ek olarak, genelde kapalı alanlarda, yani fitness salonlarında antreman yapanlar için yeni cihazlar ile kolay etkileşime geçme imkanı da sunulmaya başlanacak. Böylece iki cihaz -Watch ve koşu bandı gibi- NFC sayesinde iletişime geçerek kalp atışı, mesafe, kalori vb bilgileri ortak gösterebilecek, daha iyi takip yapabilecekler.

Daha iyi fitness takibi, motivasyon ve gün içerisinde Watch’tan daha fazla yararlanma adına olumlu gelişmeler mevcut. Devrimsel bir şey yok, ancak beklenti de bu yönde olmamalı zaten.

Apple Watch şu anda piyasadaki en etkili aktivite ve sağlık takibi yapan cihaz ve Apple de bunu geliştirmek ve bir adım daha ileriye götürmek için her şeyi yapıyor gibi görünüyor.

3. Yeni macOS: High Sierra ve Yeni Mac’ler

macOS High Sierra

İlk önce Apple’ın yeni işletim sistemi olan High Sierra’dan bahsedelim. Apple bu ilginç ismi uygun bulmuş, çünkü aslında yeni sürümde Sierra’nın biraz daha iyileştirilmiş, “yükseltilmiş” sürümünü ortaya çıkarttığını ifade etmek istemiş.

Öne çıkan en önemli yenilikler ise şöyle:

• Apple’ın iOS ailesinde yaptığı gibi dosya sistemini APFS olarak değiştirmesi
• 4K videoları %40 daha verimli oynatabilmek için HEVC desteği
• Geliştiriciler için Mac üzerinde Virtual Reality deneyimi geliştirme imkanı
• Fotoraflar, Safari, Spotlight, Siri, Notlar, iCloud gibi uygulamalardaki küçük ama faydalı iyileştirmeler.

Benim dikkatimi çeken ve paylaşmak istediklerim ise şöyle:

• Artık Safari daha hızlı.
• Safari’de web sitelerinin bizim hangi ürünleri ziyaret ettiğimizi takip edebilmeleri engellenebiliyor. Böylece bir sitede baktığımız ayakkabı, (onu satın almış olsak da) sonradan yüzlerce defa farklı sitelerde karşımıza çıkmıyor.
• Bir web sayfasına girdiğimizde otomatik olarak video oynatılması engelleniyor.

• Live Photos üzerinde düzenleme, kısaltma vb. işlemler yapılabiliyor.
• Photos içerisinde daha iyi yüz tanıma.
• Safari pil ömrünü daha iyi koruyor. Böylece şarjımız daha uzun dayanıyor.
• FaceTime yaparken screenshot alarak bir Live Photo sahibi olabiliyoruz 🙂
• “Mesajlar” artık tüm cihazlarımızda eşzamanlanmış oluyor. Sonunda!!!
• iCloud kapasitemizi ailemizle paylaşabiliyoruz.

Bugünden itibaren geliştiriciler için ilk betası hazır olan macOS High Sierra, Haziran ayı sonunda açık beta sürecini de başlatıyor olacak.

Yeni Mac’ler

Apple WWDC’de MacBook, MacBook Pro ve iMac ailesini yeniledi. Ayrıca bir de iMac Pro diye çok daha güçlü ve profesyonel kullanıcıların beklediği yeni ürünüyle ilgili de kısa bir tanıtım yaptı.

Bunlardan en dikkat çekici olanı elbette iMac’lerde yapılan, uzun zamandır beklenen güncellemeler. Daha güçlü işlemci, bellek, grafik kartı ve SSD ile iMac ailesi beklenen performans artışını yakalamış oldu.

Ayrıca MacBook işlemcileri MHz artışı görürken, MacBook Pro ailesi de yedinci nesil Intel işlemcilerine kavuşmuş oldu.

Ayrıca baz modeldeki MacBook Pro’nun fiyatında küçük de olsa bir indirime gidildi, ancak bu devede kulak tabi. 🙂

iMac Pro adı verilen, içi tamamiyle yeniden tasarlanmış olan uzay grisi rengindeki yeni iMac ise henüz sadece tanıtılmış oldu, ama satışa sunulmadı. Apple bu ürünü yıl sonuna doğru piyasaya sunmayı planladığını açıkladı.

Hemen hemen tüm donanımsal konularda piyasadaki diğer cihazlardan aşağı kalmayan iMac Pro, içerisinde 18 çekirdekli Xeon işlemci, Radeon Pro Vega grafik kartı, 128GB’a kadar bellek desteği, 4x Thunderbolt 3 portu, Retina 5K ekranı ile tam bir canavar olacağa benziyor.

Ayrıca kendine özel olarak gelen klavye, Trackpad ve Magic Mouse de oldukça şık. 🙂

Tüm bu yenilenmiş cihazların detaylarına ve teknik özelliklerine aşağıdaki bağlantılara tıklayarak ulaşabilirsiniz:

• MacBook
• MacBook Pro
• iMac
• iMac Pro

4. iOS 11 Yenilikleri

Gelelim en çok merak edilen konu olan yeni iOS 11’e… 🙂

Yine bazı önemli noktalara değinmeye çalışıyorum:

• Mac’teki gibi artık Mac, iPhone ve iPad’de mesajlar eşzamanlanmış oluyor.
• Apple Pay artık P2P yani kişiden kişiye para gönderip almaya da yarıyor. Yani Apple küçük bir banka olmuş diyebiliriz.
• Arkadaşımıza olan borcumuzu ödemek için Mesajlar içerisinden seçim yapıp, Touch ID ile onaylamak yeterli. Müthiş bir açılım!

Daha insani, doğal konuşan bir Siri sesi duyacağız artık. En azından İngilizce için böyle, fakat Türkçe’de sanırım henüz yok, veya sonraki beta’larda göreceğiz…

Siri daha etkileşimli konuşabiliyor, takip eden sorular sorabiliyor veya İngilizceden başka dillere çeviri yapabiliyor. Çince, Fransızca, Almanca, İtalyanca veya İspanyolca gibi…

• 4K videolar HEVC sayesinde %40 daha az yer kaplıyor.
• Kamera ile çekilen fotoğraflar daha doğru renk tonlamasına sahip, özellikle düşük ışıkta çekilenler.
• Kontrol Merkezi tamamen yeniden tasarlanmış.
• Önceden HomeKit ile birlikte 3 ekrandan oluşan Kontrol Merkezi şimdi tek ekranda toplanmış. Ayrıca bazı özellikler 3D Touch ile birlikte zenginleşiyor.

Belki de bazılarımızın uzun zamandır beklediği Hücresel Veri açma/kapama özelliği de bu şekilde Kontrol Merkezi’nde yer almış! 🙂

Ayrıca bu kontrollere 3D Touch ile bastığımızda ekstra 2 tane daha farklı kontrole de ulaşabiliyoruz.

Mac’te olduğu gibi artık Live Photo’ları düzenleyebiliyor, anahtar kareyi seçebiliyor veya sonunu/başını kesebiliyoruz.

Benim en beğendiğim ise artık Live Photo’lar ile GIF’ler gibi oynayabilmemiz. Yani bir GIF gibi sürekli olarak baştan başlamasını sağlayabiliyoruz veya 3 saniyenin sonuna geldiğinde geriye doğru oynamasını seçebiliyoruz.

Yani aslında Boomerang veya Snapchat uygulamasının yaptığına benzer efektleri kolayca eklemek mümkün hale geliyor. Bir de Long Exposure özelliği var ki, farklı uygulamalarla uğraşmak yerine, Live Photo’yu bu şekilde dönüştürmesi çok başarılı. 🙂

Ayrıca araba kullanırken otomatik olarak devreye giren Rahatsız Etme özelliği de iOS 11’in ilginç özelliklerinden biri.

Ses konusunda ise AirPlay 2 sayesinde birden fazla odadaki müziği ve ses seviyesini de ayrı ayrı kontrol etmek mümkün hale geliyor. Hoparlörlerimiz AirPlay 2 desteklemese de, eğer evde Apple TV mevcutsa onu bir hub olarak kullanarak bu şekilde ev içi müziklere hükmedebiliyoruz.

Hazır evde müzik dinlemekten bahsetmişken, Apple’ın Müzik uygulaması içerisinden evde çalan müziğin çalma listesini de arkadaşlarımızla paylaşabileceğimizi ve ev partilerimize renk katabileceğimizi de unutmayalım. :))

Tamamen Yenilenmiş App Store

Bir diğer yenilik de App Store’un artık tamamen değişmiş olması. Artık her gün yenilenen, farklı uygulamaları öne çıkartan, yeni uygulamalar keşfetmeyi kolaylaştıran bir App Store mevcut.

ARKit (Augmented Reality)

Önemli ve gelecekte daha da önemli diyebileceğimiz bir diğer yenilik ise Apple’ın HealthKit, ResearchKit ve HomeKit gibi platformlara ek olarak ARKit ile Augmented Reality (zenginleştirilmiş gerçeklik) alanında da bir platform sunması.

Bu platform üzerinde uygulamalar geliştirmek daha kolay olacak gibi görünüyor. Yani aslında iPhone veya iPad’imizi sadece masanın üzerine tutarak, kamera sayesinde sanki masanın üzerindeymiş gibi görünen bir oyun oynamak, odamızı farklı şekilde döşemek veya satın almayı düşündüğümüz bir şeyi karşımızda görmek mümkün olabilecek.

5. Yeni iPad Pro Ailesi ve iPad’e Özel iOS 11 Özellikleri

Beklenen iPad Pro güncellemesi de sonunda bu WWDC’de geldi. Birkaç ay önce bir 9.7 inç iPad Pro sahibi olmuş biri olarak biraz bile bile lades demiş olsam da, çok büyük bir yenilik olmadığı için içim de rahatladı diyebilirim. 🙂

iPad Pro zaten oldukça güçlü, ve donanımsal olarak iyi bir cihaz. Apple bu sürümle birlikte bazı küçük iyileştirmeler yapmış ve performansı arttırmış. Ayrıca 9.7 inç yerine 10.5 inç modeli getirmiş. 🙂

Fakat asıl büyük yenilikler ise iOS 11’deki iPad’e özgü yeni özellikler tarafında!

Daha büyük (%20) ve daha parlak ekrana ek olarak, yeni iPad Pro’nun ekran tazeleme hızı da dinamik olarak değişebiliyor. Yani sadece bir resme bakarken daha düşük bir tazeleme hızı varken, Apple Pencil ile çizim yaparken 120Hz’e kadar çıkabilen yüksek bir tazeleme hızı kullanılabiliyor.

Bu da ancak gözlerimizle gördüğümüzde farkını anlayabileceğimiz bir şey olduğu için şimdiden bir şeyler söylemek zor. 🙂

Ayrıca 9.7 inç iPad’in kasa boyutu aynı tutulduğu için ekranın kenarlarındaki çerçeveler %40 oranında incelmiş. Böylece daha geniş ekranda daha geniş klavye kullanılabilir hale gelmiş. Aslında hem ekranda, hem de akıllı klavyede. 🙂

A9X yerine artık iPad Pro’da A10X Fusion işlemci kullanılıyor ve bu da %30 performans artışı sağlıyor. Yani kısaca yeni iPad Pro daha hızlı. 🙂

Bunun sebebi de elbette profesyonel resim/video işleme uygulamalarında çok daha iyi bir deneyim sunabilmesi.

Ayrıca yeni iPad’ler için yeni kılıflar ve farklı renklerde Smart Keyboard’lar alabiliyoruz.

Yeni iPad Pro ile ilgili detaylı bilgi için şuraya göz atabilirsiniz…

iPad için iOS 11

Gelelim iOS 11’in sadece iPad’e özel olarak özelliklerine…

Belki de bu senenin en çok beklenen gelişmesi buydu. Çünkü iPad Pro’ların güçlü donanımına iOS 10 pek yetişemiyor, istenilen kullanılabilirlik ve kolaylığı sunamıyordu.

Yeni Dock: Apple Mac’tekine benzer bir Dock yapısı eklemiş iPad’e. Buraya daha fazla uygulama ekleyebiliyor, herhangi bir uygulamanın içerisindeyken parmağımızla sürükleyip erişebiliyor, veya bir şeyleri sürükleyip bırakabiliyoruz. 🙂

Uygulamaların yanyana veya aynı anda daha verimli çalışması için yeni bir arayüz tasarlanmış. Yani artık yanyana iki uygulama ile çalıştığımızda bu bir çalışma alanı (space) olarak saklanabiliyor. Böylece her uygulamalar arası geçişte bozulmadan çalışabiliyoruz.

Ayrıca sadece yanyana değil, Harita üzerine Mail uygulamasını bir şerit olarak açabiliyor, sağa ya da sola istediğimiz şekilde kaydırabiliyoruz.

iPad’de Sürükle-Bırak yapmak da artık mümkün. Yani birkaç tane resmi seçip, sürükle bırak yaparak Dock’taki bir uygulamaya atabiliyoruz. Önemli bir kısayol olmuş bu.

Ayrıca klavye de yenilenmiş. Artık rakam veya yazmak için illa klavye değişimi yapmamız gerekmiyor. İlgili tuşu aşağı kaydırarak da alternatif karakteri yazabiliyoruz.

Files adlı yeni uygulama Mac’teki Finder gibi olmuş. Yani iPad’deki dosyaları düzenleyebildiğimiz, iç içe klasörler açabildiğimiz, sürükle-bırak yapılabilen tam bir dosya canavarı.

Ayrıca dosyaları etiketlemek de artık mümkün.

Ekran görüntüsü aldıktan sonra artık sol alt köşede kısa bir süreliğine görebilecek, üzerine dokunarak anında markup yapmaya, yani üzerinde düzenlemeler yapmaya başlayabileceğiz.

Buna benzer şekilde herhangi bir web sayfasını da PDF olarak dışarıya aktararak üzerinde düzenlemeler yapmak mümkün. Bu da nefis pratik bir özellik! İş hayatında iPad kullanan veya kullanmak isteyenler buna bayılacak.

Aslında bu iPhone’da da var! 🙂 Ekran görüntüsü al, hemen markup ile üzerine karalama yap, şak diye gönder! Süper pratik.

Bir diğer süper pratik özellik ise iPad’in kilit ekranına Apple Pencil ile dokunduğumuzda hızlıca Notlar uygulamasına geçiş yapması. Böylece çabuk not almak için güzel bir pratik özellik eklemiş Apple.

Bir bomba özellik daha: Notlar içerisinde doküman tarama özelliği! Farklı bir uygulamaya gerek kalmadan artık Notlar uygulaması içerisinden bir A4 dokümanı tarayıp doldurup imzalayıp göndermek çocuk oyuncağı. 🙂

Bir diğer detay ama pratik özellik ise, elle yazılan notların otomatik olarak iOS tarafından anlaşılması ve Spotlight içerisinde de arama yapınca çıkıyor olması.

6. Apple’ın akıllı ev hoparlörü: HomePod

Ve son olarak gelelim Apple’ın ilk defa açıkladığı yeni ürününe…

Apple’ın HomePod adını verdiği bu ürün, evlerimizde kullanabileceğimiz kablosuz bir hoparlör.

AirPlay 2 desteği sayesinde müzik dinleyebileceğimiz, Siri’ye seslenerek bir çok farklı konuda bilgi alabileceğimiz ya da belirli işleri yapmasını isteyebileceğimiz bir ürün.

Apple’ın söylediğine göre ses kalitesi çok iyi. Ancak bu konuda teknik olarak fazla bilgim olmadığı için bir değerlendirme yapmam mümkün değil. 🙂

“Kablosuz” derken, elektrik kablosunun takılı olması gerektiğini unutmayalım elbette. 🙂

Cihazın içerisinde bulunduğu odanın akustik özelliklerini anlayıp buna göre sesi optimize ettiğini söylüyor Apple.

Yani bir anlamda tek başına tam bir Surround System. 🙂

İçerisindeki 6 mikrofon ile müzik ne kadar yüksek sesle çalarsa çalsın, “Hey Siri” dediğimizde bizi duyabilecek bir Siri asistanı da HomePod içerisindeymiş.

Müzik, haberler, mesajlar, anımsatıcılar, hava durumu, trafik, çalınan şarkıdaki davulcunun adı, HomeKit kontrolleri gibi bir çok ilginç ve detaylı komutu anlayabiliyor.

Ayrıca tıpkı Apple TV gibi, evdeki HomeKit cihazları için de bir nevi hub görevi görebiliyor HomePod.

Aralık ayında piyasaya sunulması hedeflenen HomePod’un fiyatı ise $349 olacak.

Değerlendirme

Son yılların en dolu WWDC sunumunu geride bıraktık. Apple beklendiği gibi tüm işletim sistemlerini güncelledi. Ve bununla da kalmayarak Mac ve iPad ailesine ciddi güncellemeler getirmiş oldu.

Watch beklendiği gibi günlük hayatı hızlandıran, pratiklik sağlayan ve insanları sağlıklı yaşama yönlendiren bir cihaz olma özelliğini perçinlemiş oldu.

Mac’ler hızlandı, güncel işlemcilere kavuştu, iMac ailesi ise beklenen profesyonel kullanıcı odağına geldi.

iPad Pro tarafında ise devrimsel bir yenilik olmasa da, donanımlar güncellenmiş oldu ve ekran kenarlarındaki çerçeve incelerek daha şık bir tasarıma kavuştu.

Bence etkinliğin en vurucu noktası ise iOS 11’deki iPad’e özel yenilikler oldu. Bu önümüzdeki dönemde iPad’in günlük hayatta ve iş hayatında daha da aktif bir rol alacağının sinyali diyebiliriz.

HomePod ise Apple’dan bekleniyor olsa da kafalarda soru işaretleri yaratan bir cihaz konumunda şu anda. Ancak ne kadar pratik olacağını Aralık ayında cihaz piyasaya çıktıktan sonra göreceğiz sanırım.

Siz etkinliği nasıl buldunuz? Apple’ın yeni işletim sistemlerindeki özellikleri, donanımları ve güncellemeleri beğendiniz mi? Yorumlarınızı bekliyorum…

Küçük bir detay: Ayrıca ilginç bir şekilde iOS 11’de şebeke sinyalini gösteren semboller değişmiş. iOS 7’den beri daire kullanılırken, iOS 11’de bu tekrar eskisi gibi çubuklara dönmüş. Apple buna sunumda hiç değinmedi, ancak benim tahminim biraz daha yer kazanmak için böyle bir değişiklik yapıldığı yönünde. Siz ne dersiniz?