Apple, geçtiğimiz yaz büyük bir veri sızıntısına karışan tartışmalı flört uygulamalarını App Store’dan kaldırdı. Temmuz ayında özel sohbetlerin ve kimlik fotoğraflarının internete sızdığı “Tea” adlı uygulama, yaşanan olaylara rağmen bir süre App Store’un en çok indirilen uygulamaları arasında yer almıştı. Ancak aylar sonra Apple, hem Tea hem de TeaOnHer uygulamalarını mağazadan tamamen kaldırma kararı aldı.
App Store, bu uygulamaları kaldırma kararı aldı
TechCrunch’ın haberine göre Apple, bu iki uygulamanın içerik denetimi ve kullanıcı gizliliği konularında App Store kurallarını ihlal ettiğini doğruladı. Şirket, çok sayıda kullanıcı şikayeti ve olumsuz yorum aldıklarını, hatta bazı durumlarda reşit olmayan kişilere ait kişisel bilgilerin bu uygulamalarda paylaşıldığını belirtti. Apple, geliştiricileri bu sorunlar konusunda bilgilendirmiş ancak gerekli düzeltmeler yapılmadığı için uygulamaları kaldırma yoluna gitmiş.
Apple’ın açıklamasına göre uygulamalar, App Store İnceleme Kuralları’ndaki 1.2 (uygunsuz içeriklerin kaldırılması), 5.1.2 (kişisel bilgilerin korunması) ve 5.6 (aşırı olumsuz geri bildirimlerin önlenmesi) maddelerini ihlal etti.
Peki Apple neden bu kadar geç tepki verdi? Görünüşe göre şirket, yaz aylarında yaşanan veri sızıntısından sonra geliştiricilere sorunları düzeltmeleri için zaman tanımıştı. Ancak aylar geçmesine rağmen gerekli önlemler alınmayınca, Apple sonunda uygulamaları App Store’dan tamamen kaldırarak tartışmaya noktayı koydu.
Yeni Apple Vision Pro için tatsız gelişme
Bu gelişme, Apple’ın son dönemde App Store güvenliği ve kullanıcı gizliliği konularında giderek daha sıkı bir tutum benimsediğini de gösteriyor. Şirket, özellikle kişisel verilerin korunması ve reşit olmayan kullanıcıların güvenliği söz konusu olduğunda tolerans göstermemeye kararlı görünüyor.
Uzmanlar, Tea olayının Apple’ın içerik denetim süreçlerini yeniden gözden geçirmesine yol açabileceğini ve gelecekte benzer uygulamaların çok daha erken müdahaleyle karşılaşacağını düşünüyor. Bu durum aynı zamanda, kullanıcı verilerini koruma konusunda sorumluluğun yalnızca geliştiricilerde değil, platform sağlayıcılarında da bulunduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.
